İddiaları Çürüten Araştırma: EV’nin Pil Ömrü Ne Kadar Sürer?

Elektrikli araçların piyasaya çıktığı günden bu yana şarj süreleri ve menzil kaygısının yanı sıra kullanıcıların kafasındaki en büyük soru işareti pil ömrü oldu. Elektrikli araç akülerinin yıllar geçtikçe hızla tükendiği ve menzillerinin hızla azaldığı iddiası her zaman soru işaretleri yaratmıştır.

Bazı kullanıcılar, içten yanmalı araçlar gibi elektrikli araçları uzun yıllar kullanamayacakları, ileride satmak istediklerinde ikinci el sorunu yaşayacakları endişesi nedeniyle elektrikli modellerden uzaklaşmış durumda.

Araç maliyetinin yüzde 20-30’unu oluşturan akülerin çabuk tükendiği iddiası, daha sonraki satışlarda aracın değerinin ciddi oranda düşeceği endişesini artırıyor.

Kullanıcıların kafasındaki bu sorulara yanıt arayan yeni araştırmalar, oldukça ilginç sonuçlara ulaştı.

Piller zamanla veya kullanıldıkça kapasite ve verimliliklerini kaybederler. Aktif olarak kullanılmasa bile pil hücreleri kimyasal yapılarından dolayı zamanla değişime uğrar. Kullanılmış piller şarj ve deşarj döngüleri sırasında kayıplara uğrar.

GAMA ETKİSİ

Bazı otomobil üreticileri, akülerin eskimesini hesaba katarak ve zamanla kaybolacak menzili de hesaba katarak araçlar için ortalama bir maksimum menzil değeri sağlar. Bazıları ise başlangıçta maksimum aralığı belirtir ve zamanla azalacağını kabul eder. Yani şu anda sektörde bunun için belirlenmiş bir standart yok. Pil durumunun özerklik üzerindeki etkisi, aynı markanın modelleri arasında bile farklılık gösterebilir.

BRÜT VE NET

Yine bazı markalar pillerinin brüt oranını açıklarken bazıları da net kapasitelerini açıklıyor. Brüt kapasite, pilde depolanan enerjinin tam miktarını gösterir. Bu kapasitenin bir kısmı aşırı şarj ve deşarj koruması gibi nedenlerden dolayı tampon görevi görmektedir. Bazı araç üreticileri bu tampon bölümünü akü yaşlanmasının etkilerini telafi etmek için kullanabilir.

Net kapasite, pilin kullanılabilir kısmını ifade eder. İdeal koşullar altında kullanıcının kullanabileceği enerji miktarı. Tampon olarak kullanılan kısım buraya dahil edilmemiştir.

300 BİN KİLOMETRE ÜZERİNDE 7 BİN ARAÇ DENETLENDİ

Araştırma şirketi P3’ün gerçekleştirdiği testlerde ilk etapta kendi 50 araçlık filosu kullanıldı. Araştırmanın ikinci aşaması ise bugüne kadar pil kapasitesi konusunda 60 binden fazla test gerçekleştiren Avusturyalı Aviloo firması ile iş birliğiyle gerçekleştirildi. İşte 300 bin kilometreden fazla yol kat eden 7 binden fazla elektrikli aracın verileri. Çoğu elektrikli araç markasının 160 bin kilometre garanti verdiğini de belirtelim. Ayrıca veriler, laboratuvar ortamında yapılan testlere değil, dış faktörler de dahil olmak üzere kullanıcıların sürüş ve şarj etme davranışlarına dayanıyor.

Araştırmaya göre piller ilk 30 bin kilometrede hızla %95’e düşüyor. Ancak bundan sonra düşüş yavaşlar. 100 bin kilometreden sonra pil kapasitesi %90’a düşüyor. Bu durumda da 200 bin ila 300 bin kilometre arasında ortalama yüzde 3’lük bir düşüşle düşüş yüzde 87’ye yavaşlıyor.

Yani ölçülen pillerin çoğu, 200 bin kilometreden fazla yol kat ettikten sonra %80’in üzerinde sağlık durumunu koruyor.

Yılda 20 bin kilometre yol yapan bir sürücüyü hesaplarsak, elektrikli aracının aküsü 15 yıl sonra otonomisinin yüzde 13’ünü kaybetmiş olacak.

Uzmanlara göre erken dönemde hızlı kapasite kaybı, kimyasal bir reaksiyonun doğal sonucudur. Bunun nedeni ise pilin anot kısmında oluşan SEI (katı elektrolit arafaz) tabakasıdır. Uzun vadede bu durum dengelenir ve kayıp stabil hale gelir.

PİLİ NASIL KORUYABİLİRİZ?

Araştırma firması ayrıca kullanıcıların pil ömrünü uzatmak için neler yapabileceklerini de sıraladı.

-Pillerinizi aşırı sıcaklıklardan koruyun. Piller kullanılmadığı zamanlarda 25 derecenin altında tutulmalıdır. 60 derecenin üzerindeki sıcaklıklar kimyasal reaksiyonu hızlandırarak kapasite kaybını hızlandırır.

-Uzun süre park edilecek araçlarda akü seviyesinin %10 ile %50 arasında olması gerekmektedir. Daha yüksek şarj seviyeleri, yüksek voltaja yol açarak pilin yaşlanmasını hızlandırır.

-Pil ömrünü uzatmanın yollarından biri de yüksek ve sabit akım gerektiren DC şarj yerine yavaş şarj yöntemlerini ve daha yumuşak bir sürüş tarzını seçmektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir